Psikolojik yorgunluk, vitaminsizlik veya kansızlık gibi fiziksel semptomların neden olduğu bir rahatsızlık değildir. Psikolojik yorgunluk, kişinin depresyon durumunun baş göstermesiyle oluşan bir rahatsızlık durumudur. "Depresyon" kelimesi, Latince "depressus" kökünden gelir ve dilimizde "çöküntü" anlamına gelir. Kelime anlamından da anlaşılacağı üzere, kişinin ruhen çökme durumu yaşamasıdır. Güne normalin ötesinde bir yorgunlukla başlamak, hatta güne başlamaya bile gücün yetmemesi, normalde iki saniye alacak uğraşların bile gözümüzde dağ gibi görünmesi ve rutin olarak gerçekleştirdiğimiz her türlü aktiviteden uzaklaşma, bunalma gibi belirtiler psikolojik yorgunluğun işaretleridir. Bilimsel araştırmalar, psikolojik yorgunluğun yetişkinlerde görülme oranının %5 civarında olduğunu ve bu oranın dünya nüfusunda yaklaşık 350 milyon kişiye denk geldiğini göstermektedir.

Psikolojik yorgunluğun yüksek oranda görüldüğü gruplar vardır. Bu gruplar orta yaşlı insanlardan, kadınlardan, aile öyküsü iç açıcı olmayanlardan, sosyoekonomik durumu ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyenlerden, çocukluk döneminde şiddet, taciz gibi travmatik olaylarla karşılaşmış olanlardan ve kişilik bozuklukları yaşayanlardan oluşur.

Psikolojik yorgunluk yaşayan bireyler, sık sık son model bir otomobile benzetilirler. Otomobil ne kadar yeni ve muhteşem olursa olsun, benzin deposu dolu olmadıkça hiçbir işe yaramaz. Bu benzetmede benzin deposunu dolduracak benzin, bizim ruhumuzdaki boşluğu temsil eder. Otomobilimizin teknik özelliklerinin son model oluşu herkes tarafından bilinir; fakat benzin olmazsa işe yaramaz. İşte bizler de ruhumuzdaki o enerji olmadan pek bir faaliyette varlık gösteremeyiz; çünkü enerjimiz buna elverişli değildir, yani o anki ruh halimiz.

Psikolojik yorgunluğun, her gün B12 vitaminleri almakla, kan ve demir seviyemizin normal değerlerde olmasıyla veya kolesterolümüzün sağlıklı durumda olmasıyla bir alakası yoktur. Ne kadar sağlıklı olursak olalım, benzin depomuz dolu olmadıkça, görmekten ve konuşmaktan keyif aldığımız arkadaşlarımızla görüşmemeye, yapmaktan zevk aldığımız aktiviteleri gerçekleştirmemeye, yataktan çıkmamaya, intihar düşüncelerinden uzaklaşmamaya, kendimizi etrafımızdakiler için değersiz görmeye devam edeceğiz. Bu ruh halinden kurtulmak için medikal, psikolojik ve sosyal yönden destek almak gereklidir. Sevdiklerimizin desteği yanında, ayrıca egzersiz yapmak da en etkili yollardan biridir. Kademeli egzersiz, doktorların en büyük tedavi önerisidir. Sık sık yapılan egzersiz ve sevdiklerimizin varlığı, bizi bu ruh çökme durumundan kurtarmaya yardımcı olacaktır. Benzin depomuzu doldurmak bizim elimizde!